Şimdiye kadar Yargıtay kararlarını incelediğimiz yazı serisinden biraz farklılaşarak pratikte gördüğümüz konuların aslında teorikte de tam olarak nasıl ifade edildiğini gösteren bir yazı içeriği hazırlamak istedim. Konuştuğumuz tüm konularda; Eser sahibi kimdir? Eser sahibi kimden ne talep edebilir? Ne kadar tazminat talep edebilir? Sosyal medya paylaşımlarının işçi işveren ve boşanma davası açısından özel hayatın gizliliği yönünden değerlendirilmesi gibi konuları Yargıtay’ın bakış açısıyla incelemiştik. Şimdi de siz eser sahiplerinin benzer bir olay ile karşılaşması halinde doğrudan Kanuna bakıp yorum yapabileceğiniz bilgiler paylaşmak istedim.
Bu yazımda, öncelikle fikir ve sanat eserlerine yönelik tecavüzün cezai yaptırımlarını inceleyeceğiz. Önümüzdeki aylarda ise fikir ve sanat eserlerine yönelik tecavüzün maddi sonuçlarına yönelik davaların içeriklerinden ve usullerinden tek tek bahsedeceğiz. Öncelikle ceza davalarından bahsetmek istememin asıl amacı hukuk davalarının daha karışık ve ayrıntılı incelenmesi gerektiğini düşündüğümdendir. Ceza davalarında siz eser sahibi olarak bir aykırılık ile karşılaştıktan sonra şikayeti yapıp çoğu şeyi Savcıya ya da Hakime bırakırsınız. Ancak bir hukuk mahkemesinde maddi bir yaptırım beklentiniz var ise bu konuda daha ayrıntılı bir işleyiş uygulamanız gerekecektir.
Bir eser sahibi olarak, eserinize yönelik bir tecavüzün olduğundan bahisle şikayette bulunmak istiyorsanız bakmanız gereken bir mevzuatın Türk Ceza Kanununda olmadığını söylemek isterim. Türk Ceza Kanunu genel suç tiplerini inceleyerek diğer özel suçlar için özel kanunlara atıfta bulunmaktadır. Örneğin Hayvanlara eziyete ilişkin bir suçun içeriği için Türk Ceza Kanuna değil, Hayvanları Koruma Kanununa bakmanız gerekecektir. Buradan bahisle, biz eser sahiplerinin de bakacağı mevzuat; 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu olacaktır. Bu Kanunun 71. maddesinde koruma altına alınan fikir ve sanat eserleriyle ilgili manevi, mali veya bağlantılı hakları ihlal eden kişilere bir takım yaptırımlar uygulanmaktadır. Bu yaptırımlar 6 bent halinde sayılmıştır.
1. Bir eseri, icrayı, fonogramı veya yapımı hak sahibi kişilerin yazılı izni olmaksızın işleyen, temsil eden, çoğaltan, değiştiren, dağıtan, her türlü işaret, ses veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma ileten, yayımlayan ya da hukuka aykırı olarak işlenen veya çoğaltılan eserleri satışa arz eden, satan, kiralamak veya ödünç vermek suretiyle ya da sair şekilde yayan, ticari amaçla satın alan, ithal veya ihraç eden, kişisel kullanım amacı dışında elinde bulunduran ya da depolayan kişi hakkında bir yıldan beş yıla kadar hapis veya adli para cezasına hükmolunur.
2. Başkasına ait esere, kendi eseri olarak ad koyan kişi altı aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezasıyla cezalandırılır. Bu fiilin dağıtmak veya yayımlamak suretiyle işlenmesi halinde, hapis cezasının üst sınırı beş yıl olup, adli para cezasına hükmolunamaz.
3. Bir eserden kaynak göstermeksizin iktibasta bulunan kişi altı aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezasıyla cezalandırılır.
4. Hak sahibi kişilerin izni olmaksızın, alenileşmemiş bir eserin muhtevası hakkında kamuya açıklamada bulunan kişi, altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
5. Bir eserle ilgili olarak yetersiz, yanlış veya aldatıcı mahiyette kaynak gösteren kişi, altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
6. Bir eseri, icrayı, fonogramı veya yapımı, tanınmış bir başkasının adını kullanarak çoğaltan, dağıtan, yayan veya yayımlayan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezasıyla cezalandırılır.
Hukuka aykırı olarak üretilmiş, işlenmiş, çoğaltılmış, dağıtılmış veya yayımlanmış bir eseri, icrayı, fonogramı veya yapımı satışa arz eden, satan veya satın alan kişi, kovuşturma evresinden önce bunları kimden temin ettiğini bildirerek yakalanmalarını sağladığı takdirde, hakkında verilecek cezadan indirim yapılabileceği gibi ceza vermekten de vazgeçilebilir.
Bu sayılı suçlardan soruşturma ve kovuşturma yapılması şikayete bağlıdır. Yapılan şikayetin geçerli kabul edilebilmesi için hak sahiplerinin veya üyesi oldukları meslek birliklerinin haklarını kanıtlayan belge ve sair delilleri Cumhuriyet Başsavcılığına vermeleri gerekir. Bu belge ve sair delillerin şikayet süresi içinde Cumhuriyet Başsavcılığına verilmemesi hâlinde kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir. Vekil olmaksızın yaptığınız başvurularda öncelikle tecavüze ilişkin bir dilekçe hazırlayın. Dilekçenin ekine mutlak suretle tecavüzü gösteren bilgi ve belgeleri, tanıkları, fotoğrafları ya da videoları eklemeyi unutmayın. Bu bilgi ve belgeler soruşturma içeriğinizi değiştirecek en temel hususlardır. Bir savcı dilekçesinin ekinde delil görmez ise kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermekten öteye gidemez. Siz de istediğiniz sonucu alamazsınız. Bu nedenle bir avukat desteği ile bu şikayet dilekçesini hazırlamak gerektiğini söylememin yanı sıra bizzat sizlerin de yapmak istemesi halinde detaylı ve ayrıntıcı olmanız gerektiğini söylemekte fayda vardır.
Bu Kanunda yer alan soruşturma ve kovuşturması şikayete bağlı suçlar dolayısıyla başta Milli Eğitim Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkilileri olmak üzere ilgili gerçek ve tüzel kişiler tarafından, eser üzerinde manevi ve mala hak sahibi kişiler şikayet haklarını kullanabilmelerini sağlamak amacıyla durumdan haberdar edilirler.
Şikayet üzerine Cumhuriyet Savcısı suç konusu eşya ile ilgili olarak 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre el koyma koruma tedbirinin alınmasına ilişkin gerekli işlemleri yapar. Cumhuriyet Savcısı ayrıca, gerek görmesi hâlinde, hukuka aykırı olarak çoğaltıldığı iddia edilen eserlerin çoğaltılmasıyla sınırlı olarak faaliyetin durdurulmasına karar verebilir. Ancak, bu karar 24 saat içinde hakimin onayına sunulur. Hakim tarafından 24 saat içinde onaylanmayan karar hükümsüz kalır. (Örneğin eserinizin izniniz olmaksızın kopyalanıp satışa sunulduğunu tespit etmişseniz savcıdan kopya eserlere el koyma ve satış faaliyetin durdurulması tedbirini de talep edebilirsiniz.)
Bu Kanunda öngörülen davalarda görevli mahkeme, Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi ile Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesidir. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi kurulmamış olan yerlerde bu mahkemenin görev alanına giren dava ve işlere, o yerdeki Asliye Hukuk Mahkemesince; Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesi kurulmamış olan yerlerde bu mahkemenin görev alanına giren dava ve işlere, o yerdeki Asliye Ceza Mahkemesince bakılır. İzmir’de her iki mahkemede oluşturulmuştur.
Yakında sizlerle paylaşacağım diğer yazılarım yayınlandığında ilk siz haberdar olmak isterseniz, aşağıdaki bölüme e-posta adresini yazıp “Abone Ol” linkine tıklamanız yeterli.
Saygılarımla
17 Ocak 2020 - www.arthenos.comAv.Fulden ELVERİR
Sayfayı okumak için tıklayınız >